PRO TREK'in 30 Yılı

PRO TREK, 1995 yılında Casio'nun özgün algılama teknolojilerini açık hava kullanımına uyarlamaya odaklanan bir marka olarak doğdu. PRO TREK serisinin ilk modeli olan DPX-500; Üçlü Sensör teknolojisiyle pusula yönü, barometrik basınç, rakım ve sıcaklık ölçümleri sunuyordu. Bu özellikler, kullanıcıların değişen koşulları takip edip anında karar verebilmelerine yardımcı oldu. İlk PRO TREK saat, sunduğu yüksek hassasiyet sayesinde Japonya'da dağ tırmanışının büyük ilgi gördüğü bir dönemde marka kimliğini hızla oluşturdu. DPX-500, dağcıların favorisi haline geldi ve rakım ile pusula yönü gibi hayati verileri kol saatinde sunan çığır açıcı bir açık hava ekipmanı olarak öne çıktı.

2000 yılında PRO TREK saatlerin, kullanıcıların açık hava ekipmanlarının vazgeçilmez ve özgün bir parçası haline gelmesi yönünde önemli bir ilerleme kaydedildi. İşlevsel araçların gerçek hayat deneyimlerinden yola çıkarak geliştirilmesi gerektiği anlayışıyla dağ tırmanışı uzmanları, marka elçisi olarak davet edildi ve profesyonel bilgi birikimleriyle sürece katkıda bulundu. Sağladıkları geri bildirimler; kol saatini gerçek bir açık hava aracına dönüştürme fikrini şekillendirerek harf boyutu, kullanım kolaylığı ve karmaşık ekran bilgileri gibi temel konuların ele alınmasını sağladı. Örneğin PRG-40; büyük ve kolay okunur ekranı, pusula yönüne, barometrik basınca ve rakım ölçümlerine tek dokunuşla erişim sağlayan doğrudan sensör düğmeleri ve grafik pusula görünümü sunan çift katmanlı LCD yapısıyla kullanım deneyimini iyileştirdi.

Üçlü Sensör ve büyük LCD ekran gibi özellikler yüksek işlevsellik sunsa da ciddi güç tüketimine yol açıyordu. Bu durum, pil değişimi ve düzenli su geçirmezlik testleri gibi bakım konularında endişe yaratıyordu. Bu sorunları çözmek amacıyla PRG-50 modelinde Tough Solar güç sistemi tanıtıldı. Bu sistem, açık hava aktiviteleri sırasında güneş ışığını kullanarak güvenilir bir enerji kaynağı sağlıyordu. Yeni geliştirilen Üçlü Sensör Sürüm 2, güneş enerjisiyle çalışacak şekilde tasarlanmıştı ve minimum güç tüketimiyle saatin birçok işlevinin sorunsuz bir şekilde kullanılmasını mümkün kıldı.

Casio, ilk radyo kontrollü saatini 1995 yılında piyasaya sürdü ve bu özelliğin bir PRO TREK modeline entegre edilmesi uzun süredir bekleniyordu. Otomatik zaman kalibrasyonu için standart zaman radyo dalgalarını kullanan bu işlev, dağ tırmanışı sırasında kritik öneme sahip olan hassas zaman ölçümünü sağlar ve manuel ayar ihtiyacını ortadan kaldırarak açık hava aktivitelerinde önemli bir kolaylık sunar. Başlangıçta manyetik antenin pusula sensörüyle etkileşimi bir sorun oluştursa da antenin, gövdenin içine yerleştirilmesiyle bu sorun çözüldü. PRW-1000, radyo kontrollü hassasiyeti güneş enerjisiyle çalışan teknolojiyle birleştiren ilk model olarak hem zaman ayarı zahmetini hem de pil değişimi ihtiyacını azalttı. Bu özellikleriyle açık hava ekipmanlarına yeni bir pratiklik ve gelişmiş bir kullanım seviyesi kazandırdı.

PRW-1000'in geliştirilmesinin ardından dağcı Hirotaka Takeuchi ile yapılan görüşme, PRO TREK'in evriminde önemli bir dönüm noktası oldu. Takeuchi, Himalayalar'da gerçekleştirilen saha testinde saati takmamayı tercih ettiğini çünkü bileğine fazla hantal geldiğini söyledi. Bu geri bildirim, geliştirme ekibinin ister karlı zirvelerde ister kaya tırmanışında olsun bilek hareketini engellemeyecek daha ince bir tasarım yaratma konusundaki kararlılığını ateşledi. Yoğun bir deneme-yanılma sürecinin ardından, Casio'nun yüksek yoğunluklu montaj teknolojisinden yararlanan daha ince bir modül geliştirilerek gövde kalınlığı azaltıldı. Sonuç olarak PRW-1300, 2007 yılında daha rafine ve daha pratik bir açık hava aracı olarak piyasaya sunuldu.

2009 yılında, PRO TREK saatlerde çığır açan MANASLU serisi tanıtıldı. Seri, adını marka elçisi Hirotaka Takeuchi'nin tırmandığı 8.000 metrelik Himalaya zirvesi Manaslu'dan alıyordu. İlk MANASLU saatinin geliştirilmesi yeni bir zorluk doğurdu. Önceki modellerde daha ince bir tasarıma ulaşmak için kaldırılan çift katmanlı LCD ekranın yeniden kullanılması gerekiyordu. Ekip, sıfırdan başladığı bu süreçte radyo kontrollü ve güneş enerjisiyle çalışan teknolojiyi, zarif formunu koruyarak saate başarıyla entegre etti. Himalaya dağcıları için önemli bir merkez olan Katmandu, dünya saati ön ayarlarına eklendi. Yamagata Casio'nun üst segment modeller için ayrılmış Premium Üretim Hattında monte edilen PRX-2000T, üstün teknik özellikleri şık bir metal tasarımla buluşturarak hem işlevsellik hem de zarif bir işçilik sundu.

2010 yılında piyasaya sürülen PRW-5000'in analog ekranı, kullanıcıların saat ibrelerinin konumu sayesinde hem geçen hem de kalan süreyi hızla kavramasına olanak tanıyordu. Analog ekranın sunduğu potansiyelden yararlanan Casio, yalnızca zamanı göstermekle kalmayan, pusula yönü gibi sensör verilerini de analog olarak gösteren tam analog ekranlı PRX-7000T'yi tanıttı. Bu özellik, onu açık hava tutkunları için çok yönlü bir araca dönüştürdü. 26 Mayıs 2012'de bu saat, Hirotaka Takeuchi'ye Dhaulagiri zirvesine çıkışında eşlik etti. Takeuchi burada, dünyanın 8.000 metreyi aşan 14 dağının her birini tırmanan ilk Japon dağcı oldu. PRX-7000T, bu tarihî başarının sembollerinden biri haline geldi ve dağcıların yolculuğunda güvenilir bir ekipman olarak yerini sağlamlaştırdı.

Marka elçisi Hirotaka Takeuchi gibi uzman dağcıların ve zorlu dağ koşullarında görev yapan kurtarma ekiplerinin taleplerine yanıt veren PRO TREK geliştirme ekibi, ölçüm doğruluğunu daha da artırmaya odaklandı. Yeni geliştirilen Üçlü Sensör Sürüm 3, sahada kullanım kolaylığını artırırken yükseklik değişimlerini daha ayrıntılı izlemek için 1 metre hassasiyetinde yükseklik ölçümü ve kullanıcıların çevre farkındalığını korumasına yardımcı olmak için 60 saniyelik sürekli pusula yön ölçümü sunuyordu. Ayrıca modül küçültülerek bilek hareketini engellemeyen, daha ince ve kompakt bir form elde edildi. PRW-3000, hem teknik gelişmeleri hem de daha konforlu bir kullanım deneyimini bir araya getiren kapsamlı bir evrimi temsil ediyordu.

Dünyadaki 8.000 metreden yüksek 14 dağın her birine tırmanan ilk Japon dağcı Hirotaka Takeuchi'nin gözetimi altında, PRO TREK markasının öncüsü olarak yer eden MANASLU serisine teknik açıdan güçlendirilmiş ve genel kalite seviyesi iyileştirilmiş yeni bir model eklendi. PRX-8000T, zorlu koşullarda yüksek görünürlük sağlayan geniş ve yüksek kontrastlı bir kadranın yanı sıra dayanıklılık için safir kristal cama ve metal çerçeveye sahipti. Takeuchi'nin giyilebilirlik odaklı yaklaşımını yansıtan saat, eldiven takılıyken bile kolayca ayarlanabilen bir toka mekanizmasıyla donatıldı. Metal bileşenlerde kullanılan titanyum karbür ve elmas benzeri karbon (EBK) kaplamalar ise modele rafine bir yüzey kalitesi kazandırarak bu MANASLU sürümünü serinin en yüksek performanslı ve en sofistike saati haline getirdi.

PRW-61; PRO TREK'in Üçlü Sensör, radyo kontrollü ve güneş enerjisiyle çalışan işlevler gibi ayırt edici açık hava özelliklerini korurken gövde, kayış ve arka kapağında çevresel etkiyi azaltması beklenen biyo-tabanlı silikonu kullanır. Bu yenilik, her türlü dış mekan ekipmanı için vazgeçilmez olan doğayla güçlü bağı vurgular. Her bileğe uyum sağlayan kompakt tasarımlı model, dayanıklı işlevselliği modern bir tarzla birleştirir ve hem açık hava etkinlikleri hem de şehir yaşamı için ideal bir seçenek haline gelir. PRW-61, doğayla iç içe yaşayan ve dış mekan ruhunu kendi benzersiz tarzıyla ifade eden kullanıcılar için yeni bir klasik haline gelmiştir.

PRG-340SC, geri dönüştürülmüş silikondan üretilen son derece rahat bir Dura Soft kordonla donatılmıştır. Silikon ürünlerin üretiminden kalan parçalar önce öğütülerek daha küçük parçacıklara ayrılır, ardından silikon bir taban haline getirilerek taş ve kumun sağlam güzelliğini çağrıştıran renkli ve rastgele desenli dokulara dönüştürülür. Çerçeve, gövde ve arka kapak, sürdürülebilirliğe verilen önemi yansıtacak şekilde biyo-tabanlı silikondan üretilir. Doğal koşulları takip etmeye yarayan Üçlü Sensör işlevi ve güneş ile iç mekan ışığını enerjiye dönüştüren Tough Solar şarj sistemi sayesinde bu saat, gerçek doğa aktiviteleri için geliştirilmiş malzemeleri ve özellikleriyle kullanıcıların doğayı deneyimlemesine ve doğayla bağ kurmasına yardımcı olur.